Yav hiç mi bişey bilmiyorum yosa? Öyle olmadığına eminim ama, kafamda da bir indeks taşımadığım kesin. Keşke öyle bir indeks olsaydı. Tabi asıl korkulan şeyin okuyucu bulmak olduğunu bilmek de, ayrıca olayı zora sokan bir durum. Neyse, blog yazmaya başlarken aslında ne yazmaya başlayacağımızdan çok, (yazmaya ara verenler için) yeniden harflerle ve kelimelerle samimiyet kurabilecek miyiz ona bakmamız gerekiyor. İşte ben de böyle düşünerek başladım bu yazıya. Nereye gideceğinden de pek emin değilim aslında. Blog yazmak için araştırma yaptığınızda farkettiniz mi bilmem ama, en çok yazı nasıl blog yazılacağı üzerine yazılmış ve belkide en çok reklam almış olan sayfalar da onlar. Öyleyse önce komu bulup onun üzerine yazmaktansa, ilgimizi çeken yalnız bizi ilgilendirse dahi o hususta yazmak ve yazdığımızı tekrar okuyunca biz beğeniyor muyuz ona bakmak lazım. Yoksa blog yazmak için çıktığımız bu yolda, " bir blog yazdım hayatım değişti" gibi başlıkların kurdurduğu hayaller çok uzaklarda kalabilir. Yazdığımız ilk yazıdan sonra, tekrar yazmak için aklımıza birşey gelmiyorsa, ekranın karşısında oturup, google trendlerine bakmak da pek bi sonuç vermicektir. Çünkü, yazmak akla bişey geliyorsa kolaydır. Ondan sonra aklına düşen konuyla ilgili araştırma da yaparsın, yorum da alırsın. Yani akla bişey gelmiyorsa, bekle dinlen çık biraz hava al. İnsanları seyret, Nazım Hikmet'in "Memleketimden İnsan Manzaraları" şiirini düşün. Mağazaların camlarına dikkatlice bak v.s. v.s. Sonra başlamak için tekrar dene. Varsa içinde yazma hevesi mutlaka başaracaksın.
Unutma güneşi çekmek de buluttan, zamanı yeşertmek de senin elinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder